Previt Positive

Bileşimi

Ortofosforik asitin kalsiyum tuzları (Di kalsiyum fosfat) (Kalsiyum 50 mg) ,
kalsiyum karbonat (Kalsiyum 200 mg),
kapsül (Kapsül kabugu sıgır jelatini, renklendirici titanyum dioksit),
L-Askorbik asit (Vitamin C 100 mg),demir sülfat (Demir 17 mg),
potasyum iyodat (İyot 150 mcg), dL-alfa tokoferil asetat (Vitamin E 11 IU),
çinko oksit (Çinko 15 mg), nikotinamid (Vitamin B3 18 mg),
D-pantotenat kalsiyum (Vitamin B5 8,33 mg),
nisasta, bakır sülfat (Bakır 2 mg), kolekalsiferol (Vitamin D 400 IU),
retinil asetat (Vitamin A 1583 IU), piridoksin hidroklorür (Vitamin B6 2,6 mg),
topaklanmayı önleyici yag asitlerinin magnezyum tuzları, beta-karoten 0,3 mg ,
riboflavin (Vitamin B2 1,7mg), tiamin hidroklorür (Vitamin B1 1,5 mg),
pteroilmonoglutamik asit (Folik asit 600 mcg), siyanokobalamin (Vitamin B12 4 mcg),
sodyum selenit (Selenyum 20 mcg)

Kullanım Şekli ve Günlük Alım Dozu

Tercihen yemek zamanından sonra yetişkinlerde günde 1 kapsül bir miktar su ile alınmalıdır.Bu takviye edici gıda,yetişkinlerin kullanımına yöneliktir.

Ticari takdim şekli ve ambalaj muhtevası

90 kapsüllük ambalajlarda bulunmaktadır.

Categories: ,

Anne karnında bebeğin gelişimi üç trimestr (üç aylık dönemler) halinde incelenir. Gebeliğin başlangıcı son adet tarihinin ilk günü olarak kabul edilir. Bu hesaplamaya göre gebelik 40 hafta sürer (9 ay 10 gün).
Birinci Trimester-İlk Üç Aylık Dönem
Birinci trimester yani ilk üç aylık dönem, bebeğin organ gelişiminin başladığı ve tamamlandığı, anne adayının hamileliğe uyum sağladığı dönemdir. Bebeğin anne karnında geçirdiği ilk 8 haftalık dönemde, hücre ve organ taslakları oluşur. Bu dönemde annenin zararlı maddelere maruz kalması son derece sakıncalıdır. Vajinal kanamalar ve kramplar bir düşük habercisi olabilir. Bu gibi durumlarda vakit kaybetmeden doktora başvurulmalıdır.
4.Hafta
Adet görme gecikir, fiziksel ve ruhsal değişiklikler meydana gelir. Adet öncesi yaşanan değişikliklere (halsizlik, yorgunluk hissi ve göğüslerde dolgunluk gibi) yakın belirtiler olur.
8.Hafta
Bebeğin boyu 15 – 20 mm civarındadır. Her ne kadar o hareket etmeye başlasa da, bu ancak 16. ve 20. haftalar arasında fark edilebilir. Bu haftada bebeğin dili, dudakları gelişir, dişlerinin oluşumu başlar. Yemek borusu nefes borusundan ayrılır. Akciğerlerin gelişimi bu hafta daha da hızlanır. Kalp kapakçıkları ve 4 odacık fark edilir. Bağırsakları belirgin hale gelmeye başlar. Göz kapakları kıvrım şeklinde belirmeye başlar. Bebeğin kıkırdak halindeki iskeleti artık sertleşmeye başlayacaktır, parmakları belirgin ama perdelidir.
Bu dönemde rahim bir portakal kadar büyümüştür ve bunun sonucunda kasılmalar olabilir. Annenin cildinde değişiklikler meydana gelebilir. Cilt problemleri, sivilce ve yağlanma olabilir. Bu değişimler genellikle birinci trimesterin sonunda ortadan kaybolur.
12.Hafta
Bebek 10. haftadan itibaren idrar üretmeye başlar. Böbrekleri artık daha iyi çalışıyordur. Üretilen idrar, amniyos sıvısı içine boşalır ve sıvının devamlılığını sağlar. 12. hafta itibari ile artık bebeğin bütün organları gelişimini tamamlamış ve hacim olarak büyümeye başlamışlardır. Boyu yaklaşık olarak 70 mm kadardır. Yüz belirginleşmeye başlar. Oldukça hareketlidir. Tırnakları ortaya çıkar, saçları ve tırnakları uzamaya başlar. Bebeğin bağırsakları hareketlenmeye başlar. Dış genital organlar gelişimini tamamlamamıştır; fakat kızlarda dudaklar, erkeklerde ise penis ayırt edilebilir.
Büyüyen rahim anneyi eskisi kadar rahatsız etmez. Sık idrara çıkma ve midede yanma şikayetleri azalır. Fakat ilerleyen zamanlarda, gebeliğin son döneminde bu şikayetler tekrar ortaya çıkacaktır. Yine bu haftada kan hacminin artmasından dolayı baş dönmeleri, baş ağrıları gibi şikayetler olabilir. Buna karşılık bulantı ve yorgunluk şikayetleri azalacaktır.
İkinci Trimester-İkinci Üç Aylık Dönem (14-26. Hafta)
Bebeğin hızla gelişimini sürdürdüğü, hamilelik döneminde en çok rahat edilen dönemdir. Bu dönemde gebeliğin erken dönemlerinde ortaya çıkan şikayetler önemli ölçüde kaybolur ve vücut gebeliğe uyum sağlar.
16.Hafta
Bebek, yüz kasları geliştiği için ağzını açıp kapatır, göz kapaklarını hareket ettirir. Yüz daha da belirginleşmiştir, gözleri ve kulakları yerli yerindedir. Bağırsaklarında dışkı birikmeye başlar. Dolaşım sistemi tam işlevini yapmaya başlamıştır. Göbek kordonu olgunlaşmıştır ve bebeğin eşi olan plasenta bebekle aynı büyüklüktedir. Bebeğin solunuma ve ışığa karşı refleksi başlar. Bu haftanın sonuna doğru ultrasonda bebeğin cinsiyeti öğrenilebilir.
Bebek bu haftada daha da hareketlenir ve tecrübeli anne adayları bu hareketleri hissedebilir.
20.Hafta
Bebeğin boyu 25 cm, ağırlığı yaklaşık olarak 400- 450 gram civarındadır. Bebekte, cilt kalınlaşmaya, koku, tat, duyma, görme ve dokunma duyuları aktif olmaya başlar. Vücudunu kaplayan tüyler yoğun olarak baş ve boyun bölgesinde görülür. Kalp atışları hızlanır. Erkek bebeklerin testisleri karından torbaya doğru ilerler. Kız bebeklerin ise yumurta hücresi üretim süreci tamamlanmıştır.
Annede, rahmin üst tarafı göbek hizasına kadar gelir ve göbek deliği ile kasığın arasında koyuluk oluşmaya başlar. Buna “linea nigra” denir ve doğumdan sonra kaybolacaktır. Rahmin genişlemesi nedeni ile mideye, böbreklere ve ciğerlere baskı artabilir. Zaman zaman nefes almakta zorlanma ve idrara sık olabilir.
24. Hafta
Bebeğin boyu yaklaşık 28-30 cm, ağırlığı ise 550-650 gram civarındadır. Bu hafta bebeğin dönüm noktalarından biridir. Bu haftadan sonra bebeğin annesinden bağımsız, annesinin vücudu dışında yaşamını devam ettirebilme şansı vardır. Bu haftada bebeğin akciğerlerindeki damar yapıları olgunlaşır ve neredeyse bütün organları işlevlerini yerine getirmeye başlar. Hormonların etkisi ile bu dönemde annede diş eti kanamaları yaşanabilir. Diş etlerinde çekilmeler, hatta ileri safhalarında diş dökülmeleri meydana gelebilir. Bu tarz şikayetler olduğunda bir diş hekimine başvurulmalıdır.
Üçüncü Trimester- Son Üç Aylık Dönem (27-41. Hafta)
28.Hafta
Bebeğin boyu yaklaşık 35-38 cm, ağırlığı ise 1100-1200 gram civarındadır. Bebekte saçlar uzamış ve kaşlar gelişimini tamamlamıştır. Bebek, gözlerini açıp kapatır, uyku ve uyanıklık evreleri geçirir. Vücudu yağ depolamaya başlamıştır ve bu doğumdan sonra vücut ısısının ayarlamasında önemli rol oynar.
Annede, rahmin üst noktası neredeyse kaburgalara ulaşmıştır. Bu dönemde bacaklardaki kramplar, varisler, cilt kuruluğu, bel, sırt ağrısı, çarpıntı ve hazımsızlık şikayetleri fazlalaşabilir. Varsa hemoroid problemi daha da kötüleşebilir. Bu haftadan itibaren tansiyonun daha sıkı takip edilmesi gerekir. Yüksek tansiyon gebe ve bebek için tehlike oluşturur. Genellikle 26. haftadan itibaren karında kasılmalar hissedilebilir. Bu kasılmalara “Braxton-Hicks” kasılmaları denir. Adet sancıları gibi ve düzensiz aralıklarla meydana gelir. Bu kasılmalar rahmi doğuma hazırlamaktadır. Bu krampları dikkate almak gerekir, erken doğum habercisi olabilirler. Kasılmaların düzenli olup olmadığını anlamak için avuç içi karına konur. Kasılmaların sıklığı ve süresi ölçülür. Kramplar sıklaşırsa doktora başvurmak gerekir.
32.Hafta
Bebek artık neredeyse 1800-2100 gram ağırlığında ve 40-42 cm boyundadır. Dışarıdan gelen uyarıları daha iyi algılayabilir. Hareketleri daha da artar. Bunun yanında önceki dönemlere göre büyüme hızı azalmıştır. Bu dönemde daha da büyüdüğü için bebeğin yeri daralmıştır. Bacakları ve dizleri tam bükülmüş, ayakları çapraz, kolları ve boynu öne doğru bükülmüş bir şekilde durur. Tüm parmakları açıktır ve tırnakları da tamamen gelişmiştir.
Rahmin iyice büyümesi ve bebeğin baş aşağı durması nedeni ile bebeğin ayakları annenin kaburgalarına baskı yapabilir.
36. Hafta
Bebek ortalama 2500-2900 gr ağırlığında ve 46-48 cm boyundadır. Bebeğin yanakları, parmakları, kolları yağ depolamaya devam ettiği için daha belirginleşir. Bütün organ sistemleri gelişimini tamamlamıştır.
Bu haftada annede uykusuzluk şikayetleri artabilir. Bunun nedeni bebeğin yavaş yavaş aşağı
inmesi ve mesaneye baskının artmasıdır. Geceleri sık sık tuvalete kalkma ihtiyacı duyulabilir.
38.Hafta
Bebek ortalama 3000 gram ağırlığında ve 49 cm boyundadır. Bebeğin, bağırsaklarında “mekonyum” adı verilen dışkı birikmeye başlar. Bebek doğumdan sonraki 24 saatte bu dışkıyı çıkarır. Rahim ağzında tıkaç görevi yapan; rahmin içini ve bebeği dışarıdan gelebilecek mikroplardan koruyan kanlı sümüksü akıntı (nişan) bulunur sümüksü akıntının gelmesine “nişan gelmesi” denilir. Bu durum doğuma işaret niteliği de taşır.
40. Hafta
Bebeğin boyu yaklaşık olarak 50-52 cm ve ağırlığı da 3000-3500 gram civarındadır. Bebek kordonunun uzunluğu 50 cm kadardır. Bebeğin cildini kaplayan verniks isimli kremsi madde ve lanugo adı verilen tüyler azalmaya başlar. Bu hafta itibari ile bebek artık gelişimini tamamlamıştır. Bebeğin başı doğum kanalı girişine yerleşir ve doğuma hazırdır. Nadiren bazı bebekler bu haftada doğmaz ve 41. haftaya ulaşır.
REFERANS:
Gebe Bilgilendirme Sınıfı Eğitim Kitabı
T.C. Sağlık Bakanlığı
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu
Kadın ve Üreme Sağlığı Daire Başkanlığı Ankara, 2014

Folik Asit
Folik asit, vücutta folata dönüştürülen sentetik B9 vitamindir. Folik asit B12 vitamini ile birlikte çok sayıda biyosentetik reaksiyon için gereklidir. Folik asit desteği, folatın hızlı büyüme dönemlerinde kritik öneme sahip olduğundan, başta nöral tüp defektleri (NTD) olmak üzere bir dizi ana konjenital malformas-yonun gelişmesini önler. En önemlisi, hamilelik öncesi ve erken dönemlerde folik asit uygulaması NTD riskini önemli ölçüde azalttığı gösterilmiştir . Bu ne-denle tüm kadınların en az günde 0.4 mg almaları önerilir. Gebelikten1 ay önce başlanarak gebeliğin ilk 12 haftasında folik asit alınmalıdır.1
D Vitamini
D vitamini sadece bir vitamin olmayıp kalsiyum homeostazı, hücre proliferasyo-nu ve farklılaşması için gerekli olan hormonların öncü maddesidir. Hem endok-rin hem de parakriıı aktivite gösterdiği için yetersizliği pek çok hastalık ile ilişki-lidir. Maternal D vitamini yetersizliği yaygın bir halk sağlığı sorunudur. Yeni do-ğanın D vitamini depoları tamamen annenin D vitamini düzeyine bağlıdır. Ma-ternal D vitamini yetersizliği sadece anne ve fetüsün sağlığını değil yenidoğa-nın ileriki hayatındaki sağlığını da olumsuz yönde etkilemektedir. Kanıtlar an-nede D vitamini yetersizliğinin; kemik metabolizması bozuklukları, preeklampsi, infertilite, gestasyonel diyabet ve artmış sezaryen doğum oranı ile ilişkili olabi-leceğini göstermektedir. Maternal D vitamini yetersizliğinin bebek sağlığı üze-rindeki etkileri ise raşitizme ek olarak artmış tip I diyabet, astım ve şizofreni riskidir. Maternal D vitamini yetersizliğine bağlı oluşabilecek sağlık sorunlarının önlenmesi için bireylerin bu konuda bilinçlendirilmesi ve hükümetlerin koruyucu önlemler alması son derece önemlidir. 2
Kalsiyum
Kas fonksiyonuna, kan damar dinamiğine, sinir dürtü iletimine, hormonların salgılanmasına, kan pıhtılaşmasına, hücre zarı fonksiyonlarına ve iskelet gelişi-mine aracılık etmede önemli rollere sahiptir . Normal kan pıhtılaşması, hücre zarı fonksiyonları, optimal Ca emilimi ve iskeletin gelişimi için Ca gereklidir . Fetus, kemik gelişimi ve dokuların büyümesi, fonksiyon kazanabilmesi için ge-rekli olan kalsiyum bakımından tamamen anneye bağım-lıdır . Gebelik boyunca fetal kalsiyum ihtiyacı 30 g’dır ve bunun %80’i üçüncü trimesterdadır. Artan bu talebi karşılamak için barsakta kalsiyum emilimi hamilelik sırasında iki kattan fazladır . Epidemiyolojik ve klinik çalışmalar, gebelikte kalsiyum alımı ve hiper-tansiyon gelişimi arasında ters bir ilişki olduğunu göstermiştir.3
İyot
İyot insan hayatı için önemli bir eser elementtir. İyot, beyin gelişimi için gerekli olan tiroid hormonlarının sentezlenmesinde önemli bir elementtir. Anne karnın-da ve erken çocukluk döneminde iyot eksikliğine maruz kalmak serebral gelişi-mi olumsuz yönde etkilemektedir. İyot eksikliği için en kritik periyot serebral gelişiminin büyük oranda tamamlandığı ikinci trimestr ile üç yaş aralığıdır. İE, tüm dünyada düzeltilebilir zeka geriliğinin en önemli sebebidir. Tiroid hormonu ve iyot metabolizmasının değişmesine bağlı gebelikte iyot ihtiyacı 250 µg/günün üzerindedir. Böyle olunca iyot durumunun hafif eksik veya sınırlı olarak yeterli olduğu bilinen ülkemizde, gebelere iyotlu tuz kullanımına ilave olarak bölgelerine göre günde 100-200 µg/gün iyot desteği vermek gereklidir. Bu yazıda gebelikte iyot metabolizması ve artan iyot ihtiyacının bilimsel temel-leri kısaca verilecektir.4
B12 Vitamini
B12 vitamini, gebelikte fetusun sağlıklı gelişmesinde rol oynadığı için önemlidir. Gebelikte günlük VB12 gereksinimi artmaktadır . Folat ve VB12 eksikliklerinin her ikisi de gebelikte tekrarlayan düşük ve fetal anomaliler gibi sonuçlara ne-den olabilir. Farklı toplumlarda sosyoekonomik düzeye göre çok yüksek düzey-de eksiklikler görülebilir. Venezuela’da sırasıyla folat ve vitamin B12 eksiklikle-rinin görülme sıklığı % 36 ve % 61 olarak tespit edilmiştir . Türkiye’nin Güney- batı bölgesinde 1.Trimesterdeki gebelerde yapılan çalışmada VB12 eksikliği %29.8, hem VB12 hem de demir eksikliği %10.9 olarak ise tespit edilmiştir . Bahsi geçen çalışmada ki gebeler bitkisel ağırlıklı beslenen fakat hiç bir vejeter-yan olmayan bir gruptan oluşmaktadır. Ama yeterince et tüketmedikleri düşü-nülmüştür. Benli ve ark. 3.Trimesterdeki gebelerin VB12 eksikliğinin % 27, folik asit eksikliğinin % 1.4 oranında olduğunu bildirmektedirler . 5
Çinko
Çinko, fetusun normal büyüme ve gelişmesinde önemli rol oynayan bir eser elementtir. Gebelikte fetus, plasenta ve anne dokularının büyümesi için fizyolo-jik olarak çinko ihtiyacı artar. Çinkonun anneden fetusa geçişinin gebeliğin çok erken dönemlerinde olduğu saptanmıştır. Gebeliğin erken dönemlerinde bu ge-çişe bağlı olarak başlayan anne serumundaki çinko düşüşü doğuma kadar de-vam eder. Fetus çinko ve bakır depolarının %70’ini gebeliğinin son trimestrinde biriktirir. Doğumda anne serum düzeyinden daha yüksek olan term yenidoğa-nın serum çinko düzeyi doğumu takip eden ilk altı ay içinde en düşük düzeye inmektedir. 6
Selenyum
Selenyum antioxidan özelliğe sahip olup, glutatyon peroxidaz enzimi aktivitesi-ni artırır, vücutta serbest radikal oluşumunu ve DNA değişikliklerini önler. Yapı-lan çalışmalarda gebelik sırasında selenyum düzeylerinde düşme olduğu gö-rülmüştür. Çocuklarda selenyum eksikliği fetal kardiyomyopatiye neden olmak-tadır. Çok az çalışmada ise eksikliğinde nöral tüp defektleri, düşük ve erken doğum riskinin arttığı gösterilmiştir. Fazla alınması toksik etkiler gösterebilmek-tedir.
Demir
Demir eksikliği gebe ve emzikli kadınlar ile küçük çocukları etkileyen ve anemi ile sonuçlanan en yaygın mikro besin öğesi eksikliğidir. Gebeliğin ilk iki trimes-terinde demir eksikliği artan erken doğum, düşük doğum ağırlığı ve bebek ölümlerinde artışa yol açar. Gebe kadınlarda artan plazma hacmi, fetüsün demir gereksinmesinin artması, demir emilimini engelleyen fitat içeren tahılların tüke-timinin fazla olması, barsak parazitleri, sık doğumlar, aşırı çay ve kahve tüketi-mi demir emilimini olumsuz etkileyerek demir yetersizliğine bağlı anemi gelişi-mine zemin hazırlar. Türkiye’nin doğusunda 2010 yılındaki araştırmada gebele-rin %4.5′inde anemi (Hb<11 g/dl), %40.3′ünde demir eksikliği (ferritin <15 μg/L), %10.9′unda ise hem vitamin B12 (<200 pg/ml) ve hem de demir eksik-liği tespit edilmiştir . Gebeliğin ortasında diyetle demir alımı ve demir desteğinin fetal büyüme üzeri-ne etkisinin araştırıldığı bir çalışmada22, demir desteği kullanmayan gebelerin %99 unun demir alımlarının önerilen 24 mg besin alım miktarının altında kaldı-ğı, besin desteği kullanan gebelerin %64.9 unun üst sınır olan 45 mg’ın üze-rinde demir aldığı görülmüştür. Çalışma sonuçları annenin aşırı demir kullanı-mının fetal büyümeyi azalttığını göstermektedir. 7 Bakır Yapılan araştırmalar kan yapımı için demire ilave olarak, bakırın da gerekli oldu-ğunu göstermişlerdir. Bakır; demir metabolizmasında önemli rol oynar. Bakır eksikliği olanlarda demir absorbsiyonu bozulur ve ağır bakır eksikliği durumla-rında anemi görülür. 8 C Vitamini Gebelikte C vitaminine olan ihtiyaç artar. Bu ihtiyacın karşılanamaması, C vita-mininin görev aldığı birçok fonksiyonun aksamasına neden olur. Yapılan çalış-malarda, erken membran rüptürü ve gebelerin bulantı ve kusma şikayeti ile C vitamini düzeyi arasında negatif korelasyon olduğu bulunmuştur. Büyüme geri-liği olan fetüslerde karaciğer, böbrek ve beyin C vitamini konsantrasyonunun düşük olduğu ve deneysel olarak C vitamini eksikliği oluşturulan deneklerde fetal defektler oluştuğu bildirilmektedir. Eklampsi ve pre-eklampsili gebelerde normal gebelere göre C vitamini konsantrasyonunun düşük olduğu görülmüş-tür 9 E Vitamini Preterm yenidoğanlar, antioksidan mekanizmasındaki yetersizlik nedeniyle kronik akciğer hastalıklarına ve retinopatiye karşı hassastırlar. Antioksidan özelliği olan E vitamini fetusta üçüncü trimesterde depolanmaktadır (11). E vitamini eksikliği, preterm, düşük doğum ağırlıklı ve yağ emilim bozukluğu olan yenidoğanlarda görülür. 10 Tiamin (B1 Vitamini) Gebelik sırasında yaklaşık olarak %50 oranında biyokimyasal tiamin eksikliği gelişir, serum düzeyi düşer fakat bir çok kadında normal sınırlar içinde kalır. Tiamin glukoz oksidasyonu için pankreatik beta hücrelerinden insülin üretimi ve hücre büyümesi için gereklidir. Tiamin verilmesi, gebelerde glukoz toleransını artırır, intrauterin büyümeyi sağlar ve düşük doğum ağırlığını önler [6]. Düşük doğum ağırlığı olan ve vitamin eksikliği bulunan 77 gebenin % 19’undan doğan ve vitamin eksikliği bulunan yenidoğanlarda aynı zamanda tiamin eksikliği de mevcuttur 11 Riboflavin (B2 Vitamini) Riboflavin oksidasyon ve redüksiyon reaksiyonlarında, solunum yoluyla enerji üreten dokular- da koenzim olarak görev yapar. Protein ve enerji metabolizması ve eritropoezis ile de ilişkilidir. Agte ve arkadaşları [1], büyüme parametrelerinde gebelikte kazaılan ortalama ağırlıktakta 21.gündeki ortalama fetus ağırlığında ve hemoglobin yüzdesinde riboflavin sup-lemantasyonun, farelerde anlamlı iyileşmeler yaptığını rapor etmiştir. Riboflavinin kompleks yapma kapasitesi vardır. Böylece demir ve çinko absorbsiyonunu hücresel trasportu arttırarak arttırır. Bu nedenle riboflavinin büyüme üzerinde direkt ve indirekt etkileri vardır. 11 Pantotenik Asit (B5 Vitamini) Karbonhidrat, protein ve yağ metabolizması için gerekli B grubu vitaminlerden biridir. Sinir sisteminin, bazı hormonların çalışmasında ve yağların sentezinde etkindir. Pantotenik asit suda erir, besinlerin pişme suyuna geçer, asit ve alkalilere karşı duyarlıdır. Pantotenik asit yetersizliğinde insanlarda kusma, karın ağrıları ,kasılma nöbetleri, yorgunluk gibi belirti-ler saptanmıştır. 12 Niasin (B Vitamini) Niasin glukoliz ve doku solunumundaki iki enzimin önemli bir komponentidir. NAD ve NADP’nin bulunduğu birçok enzim reaksiyonunun içinde nikotinamid komponenti bulunmaktaır. Gebelikte niasin serumda azalır ve niasin metabolit-leri idrarda artar.11 Piridoksin (B6 Vitamini) B6 vitamini merkezi sinir sistemi gelişmesine yardımcı olur. Vit B6 düzeyleri ge-belikte düşmekteyse de, gebeliğin vit B6 eksikliğiyle giden bir süreç olup olma-dığı ve bu eksikliğin önemli bir klinik tabloyla ilişkili olup olmadığı belli değildir. Gebelikte piridoksin tedavisi bulantı ve kusmayı önlemek amacıyla araştırılmak-tadır. Piridoksin plasental vasküler yatağın korunmasından dolayı da ilgi çekici-dir. Aynı zamanda diş çürüklerine karşı da koruyucudur. 11 A Vitamini Vitamin A retinoid metabolizmasında ve görsel fonksiyonlarda, embriyonik geli-şimle ilgili hücresel farklılaşmada, akciğer olgunlaşmasında ve immun sistem gelişiminde temel rol oynamaktadır. Ayrıca karotenoidlerin antioksidan özellik-leri de bulunmaktadır. Maternal yeterli vitamin A alımı normal fetal büyüme ve gelişmenin sürdürül-mesinde önem taşımaktadır. Günde 0,8 mg A vitamini alımı fetal yetersizliği engellemektedir. Gebelik süresince vitamin A eksikliğinin preterm doğum, düşük doğum ağırlığı ve düşük neonatal karaciğer vitamin A deposu ile ilişkili olduğu belirtilmektedir. Yenidoğanlarda düşük vitamin A düzeyi bronkopulmo-ner displazi ve enfeksiyon riskinin artmasına neden olan bir faktör olarak gö-rülmektedir 13 Omega-3 Araştırmalar en yararlı iki omega-3’ün DHA (dokosaheksaenoik asit) ve EPA (eikosapentaenoik asit) olduğunu gösteriyor. DHA ve EPA birlikte doğal olarak bulunur ve vücutta birlikte çalışsalar da, çalışmalar, her yağ asidi için farklı faydalar sağladığını göstermiştir. DHA beyni, gözleri ve merkezi sinir sistemini destekler, bu yüzden gebe ve em-ziren kadınlar için benzersiz bir önem taşır. EPA kalbi, bağışıklık sistemini ve enflamatuvar yanıtı destekler. Omega 3, hamilelik sırasında ve doğum sonrasında bebeğin büyüme ve gelişimi için büyük önem arz etmektedir. Yapılan klinik çalışmalar omega 3’ün bebekle-rin beyin, sinir sistemi ve göz gelişimi açısından gerekli olduğunu göstermekte-dir. Bununla birlikte anne karnında bebeğin kilo artışına yardımcı olarak bağı-şıklık sisteminin güçlenmesini de sağlamaktadır. Omega 3 içeren gıdaların tü-ketilmesi hamilelik süreci için olumlu etki yaratır. Annenin hamilelik tansiyonu ve preeklampsi (hamilelik zehirlenmesi) riskini azalttığı gibi hamilelik ve lohusalık dönemindeki duygu durum bozukluklarına bağlı depresyondan da korunmasını da destek olmaktadır. Aynı zamanda hamilelikte ortaya çıkabilecek diyabetin yönetiminde kullanılıyor. Erken doğum riskinin azaltması açısından da yeterli miktarda omega 3 alınması gerekiyor. Bu sayede anne ve bebeğin kalp damar hastalıklarına yakalanma riski de azaltılabiliyor. Gebelik sırasında düşük veya prematüre doğumu önlemenin yanı sıra bebeğin doğum ağırlığını artırmaktadır. Ayrıca, fetusun sinir sistemi ve damar ge-lişiminin çok yoğun olduğu, gebeliğin son 3 ayında DHA ihtiyacının çok arttığı bilinmektedir (Gordon & Ratliff, 1992; Sanders, 2000; Norman et al., 2003; Simopoulos, 2006; Jatoi et al., 2007; Blasbarg et al., 2011; Ozden, 2013). Amerikan Gebe Birliği gebelerin günde 300 mg DHA almasını önermektedir.

Gebelikte yapılan egzersizin hem anne adayı hem de anne karnındaki bebekte yaratabileceği potansiyel tehlikelerin önlenmesi için yapılan aktivitenin fizyoterapist ve sağlık personeline danışılarak düzenlenmesi uygun olacaktır.
Gebelikte egzersizin potansiyel yararları ;
•Dolaşım ve sindirim işlevlerini düzenler
•Annenin kilo kontrolünü sağlar
•Dayanıklılık ve kuvvetin artırılmasına yardımcı olur
•Doğum için gereken kas aktivitesini destekler
•Egzersiz, sosyal etkileşimin sağlanması, sosyal ve psikolojik açıdan iyilik hissinin artırılmasına katkıda bulunur
•Doğum sırasındaki olası sorunların azaltılmasını sağlar
•Doğumu kısaltmaya yönelik potansiyelin geliştirilmesine yardımcı olur
•Gebelik diyabeti olasılığının önlenmesinde önemlidir
•Doğum sonrası iyileşmeyi hızlandırır
Egzersizin sakıncalı olabileceği durumlar;
•Kalp- damar, solunum, böbrek ve tiroid hastalıkları
•Şeker hastalığı (kontrol edilemeyen tip1 diyabet)
•Düşük, prematüre doğum, fetal büyüme geriliği ve servikal yetmezlik öyküsü
•ipertansiyon, vajinal kanama, fetal hareketlerin azalması, anemi, makatla geliş, plasenta previa [American College of Obstetricians and Gynaecologists (ACOG) 2002].
Öneriler
Şimdiye kadar yapılan çalışmalar gebelikte en güvenli egzersiz tiplerinin yürüyüş ve yüzme olduğunu göstermiştir. Düzenli egzersiz yapanlar ile yapmayan kişilere verilecek egzersiz önerileri farklıdır.
Düzenli egzersiz yapan gebeler;
•Egzersize başlamadan önce fizyoterapiste ve doktora danışmalı
•Haftanın belirli günlerinde, 30 dakika süreyle egzersiz yapılmalı (kalp hızı kontrollü).
•Temas sporlarına, düşme ve abdominal travma (karın travması) riski yüksek olan
aktivitelere son verilmeli
•Düşük şiddetteki egzersizler tercih edilmeli
•Kas iskelet sistemine binen stresi azaltmak için ayağı destekleyen uygun ayakkabılar
giyilmeli
•Su kaybını önlemek için uygun miktarda sıvı alınmalı, sıcak ve nemli ortamlarda ya da
ateş varken egzersiz yapılmalı
•Isınma ve soğuma için en az 5 dakika vakit ayrılmalı.
•İlerleyici germe egzersizleri uygulanmalı (relaksin hormonunun etkileri nedeniyle).
•Denge gerektiren egzersizlerden, fazla çömelmekten, çaprazlayarak adım atmaktan ve
hızlı yön değiştirmekten kaçınılmalı
•Aortokaval kompresyondan sakınmak için 16 haftalık gestasyondan sonra sırtüstü
pozisyonda uzun süreli egzersiz yapılmamalı.
Düzenli egzersiz yapmayanlar gebeler;
•Yukarıdakilere ek olarak aşağıdaki önerileri de yerine getirmelidirler.
•13 haftalık gestasyonun sonuna ulaşıncaya kadar egzersiz programına başlamamalı.
•Egzersize su içi gebelik egzersizleri gibi, vücut ağırlığı binmeksizin yapılabilen egzersizlerle başlanmalı
•Fizyoterapist gözetiminde, basit ve temel egzersizlerle başlayıp egzersiz toleransı yavaş yavaş artırılmalı
Egzersize Ne Zaman Son Verilmeli?
Aşağıdaki sorunlarla karşılaşan tüm kadınlar egzersize derhal son verip doktorlarına başvurmalıdırlar:
•Abdominal (karın) ve pubik (kasık) ağrı, sırt ağrısı
•Vajinal kanama
•Nefes darlığı, baş dönmesi, baş ağrısı, baygınlık, çarpıntı veya taşikardi (kalp hızının aşırı yükselmesi)
•Yürüme güçlüğü
Ayrıca gebelikte yapılabilecek diğer faydalı uygulamalar;
Yoga
Eski bir Hint bilimi olan yoga yüzyıllardır stres azaltma ve sağlığı teşvik etmek için kullanılmakta olup ayrıca gebelikte hissedilen gerginlikleri gevşetmek ve ruhu güçlendirmek yönünde fayda sağlayan bir yöntemdir. Yogaya gebeliğin 3 ayı bittikten sonra başlanılması önerilir. Doğumdan sonrada egzersiz veya yoga yapılması anne vücudunun eski haline dönmesi açısından faydalı olacaktır.
Gebelik döneminde uygulanan yoga, doğum anında da gerginliği azaltarak doğumun daha kolay ve hızlı olmasına yardımcı olur. Çünkü doğum anında doğru alınan nefesler hem kişiyi psikolojik olarak rahatlatır hem de annenin oksijeni daha doğru şekilde kullanmasını sağlayarak doğumu kolaylaştırmaktadır.
Tabi her egzersiz gibi yogaya da başlamadan önce doktora danışılmalı ve mutlaka yoga uzmanı eşliğinde yapılmalıdır.
Gebelikte yoga yapılmasının faydaları:
•Düzenli yapılan yoga programı ile kişinin fiziksel kondisyonu korunmuş olur
•Gebeliğe bağlı duruş bozuklukları en aza iner
•Solunum ve dolaşım sistemleri güçlenir
•Gebeliğe bağlı bulantı ve kusmalar azalır
•Vücutta meydana gelen ödemler (el ve ayaklardaki şişmeler) ve özellikle son aylarda çok sıkça hissedilen kramplar azalır
•Karın kaslarını güçlendirerek ve masaj etkisi yaparak bağırsak hareketlerini rahatlatır
•Nefes alma ve verme teknikleri ile anneye nefes almayı öğretir, bu sayede anne
doğumda daha iyi nefes alır ve doğum sırasında daha rahat eder
Pilates
Gebeliğin ilk aylarından son aylarına kadar anne adayını doğuma hazırlayan, güçlendiren, doğum sonrasında da tekrar eski formuna hızla dönebilmesini sağlayan bir egzersiz sistemidir. Dengeli hareketler ve nefes alıp vermeler ile vücutta konsantrasyon, sıkılaşma, denge ve aynı zamanda rahatlama, gevşeme sağlayan hareketler bütünüdür.
Gebelikte pilatese doktor izin verdiği sürece, gebeliğin 12 ve 16. haftası arasında başlanabilir. Pilateste kullanılan birçok alet bulunmakta olup (top, plastik bant, çember vb) yaygın olarak kullanılan pilates topudur.
Gebelikte pilates yapılmasının faydaları:
•Rahat bir doğum gerçekleşmesine yardım eder
•Doğum sırasında oluşabilecek yırtıklarının azalmasına yardımcı olur
•Gebelikte ve sonrasında oluşan idrar kaçırma problemlerinin azalmasına yardımcı olur
•Doğum sonrası rahim çok daha kolay ve hızlı toparlanabilir
•Gebelikte görülebilen, hazımsızlık ve ödem gibi sorunların azalmasına yardımcı olur
•İçerdiği nefes egzersizi sayesinde hem gevşeyen ve uzayan karın kaslarının çok daha
çabuk güçlenip toparlanmasını sağlar.

Web sayfamızdaki bazı bölümler
sadece Sağlık Profesyonelleri için hazırlanmıştır.

Sağlık Personeli misiniz?